Soru: Hocam, aklımız ancak başımıza geldi, namazlarımızı kılmaya yeni başladık. Geride kılamadığımız namaz borçlarımızın olduğunun da yeni farkına vardık. Kaç yaşından itibaren namaz borcu başlar, bu borçlarımızı hangi vakitte nasıl bir niyetle kılmamız gerekir?
Bizi bu konularda aydınlatmanızı bekliyoruz. Rabb'imizin huzuruna namaz borcuyla çıkmak istemiyoruz. Yazılarınızdan öğrendiğimize göre namaz borcundan kurtulmak ancak kılmakla mümkün olurmuş. Yapılan herhangi bir iyilik ve sevaplarla namaz borcu ödenmezmiş. Ne zaman, nasıl ödeyeceğiz geçmişten borç olarak kalan namazlarımızı diye düşünüyoruz? Bu konuda temel bilgiye ihtiyacımız var.
***
Bence bir insanın hayatında alacağı en hayırlı karar, kılamadığı namazlarını kılma kararıdır. Çünkü ifade ettiğiniz gibi, 15 yaşından (baliğ olduktan) itibaren farz olan namazların borcundan, kılmanın dışında kurtulma yolu yoktur. Namaz borcu, kılınırsa ödenmiş olunur, kılınmazsa zimmette borç olarak baki kalır. Bu itibarla, namazlarınızı kılma ve ayrıca kalanlarını da kaza etme kararı alışınızı tebriğe layık en hayırlı karar olarak görmekteyim. Böyle bir kararı ömür boyu hep mutlulukla hatırlayacaksınız.
Hadislerde, mahşerde sorulacak ilk sorunun namazdan olacağı hatırlatılmakta, namazdan kaybedeni, ötekilerden kazanmasının pek kurtarmayacağına da işaret edilmektedir. Öyle ise ilk işimiz, mahşerde ilk sorulacak sorunun cevabını kolay verebilmemiz için namazlarımızı mutlaka vaktinde kılmamız, kılamadıklarımızı da bulduğumuz fırsatlarda mutlaka kaza ederek Rabb'imizin huzuruna namaz borcunu ödemiş olarak çıkmaya gayret etmemiz olmalıdır.
Bunun için günün her saati kaza namazı kılma saatidir. Ancak üç kerahet vakti var ki; o vakitlerde kaza namazı kılınmaz. Bu 3 kerahet vaktini şöyle sıralayabiliriz.
1- Sabah namazından sonra, güneşin çıkış dakikasından itibaren başlayan 45 dakikalık kerahet vaktinde namaz kılınmaz. Öğleye 20 dakika kalınca da öğlenin kerahet vakti girmiş olur, öğle namazına kadar namaz kılınmaz. Akşamın kerahet vakti ise akşam namazına 45 dakika kalınca başlar, akşam namazına kadar devam eder.
Demek oluyor ki; bu üç kerahet vakti dışındaki tüm gün ve geceler kaza namazlarını kılma zamanıdır. Bu geniş vaktin içinde bulunan her fırsatta kaza namazı kılınmalı, bir an önce namaz borcunu ödemenin mutluluk ve huzuru yaşanmalıdır.
2- Kaza namazı kılacak olan erkekler, her farzın başında önce bir kamet getirerek namaza başlarlar. Ancak hanımlar için farzın başında böyle bir kamet getirme sünneti yoktur.
3- Erkekler, baliğ olduktan sonraki tüm ay ve günlerinin namazlarını kaza etmekle yükümlüdürler. Ancak hanımlar özel günlerinde kılamadıkları namazlarını kaza etmekle yükümlü değiller. Rabb'imiz onlardan her ay özel günlerinde kılamadıkları namazlarını bağışlamıştır.
4- Kaza namazına niyet hiç de zor ve karışık değildir. Sadece hangi vaktin kılamadığı namazını kılacağını kalbinde bilmesi, farz olan niyetin ta kendisidir. Kalbinden geçirdiği namazı diliyle söylemesi de niyetini daha da netleştirmesi demektir. Mesela kaza namazı kılacakken:
- Niyet ettim kılamadığım en son sabah namazının farzını kaza etmeye.. yahut da, en son öğlenin, en son ikindinin, en son akşamın, en son yatsının farzını kılmaya, demekle niyet yapılmış olunur. En son değil de en önce kılamadığıma diye de niyet edebilir. Bir karışıklık söz konusu olmaz. Yeter ki namaza başlarken kalbiyle hangi vaktin namazını kılacağını şuurlu şekilde bilsin ve kesin şekilde farkında olsun. Hatta kalbiyle hangi namazı kılacağını bildiği halde diliyle yanlış namazı söylese, dilindeki yanlış değil kalbindeki doğru bilgi geçerli olur.
Demek ki kaza namazına niyette de zorluk söz konusu değildir. Yeter ki gereken azim ve aşkı nasip eylesin Rabb'imiz, bu iyi niyetli bahtiyar insanlara...
Ahmed Şahin